Atıf Keçeci
Beşiktaş'ın, derbi morali ve ikincilik şansını devam ettirmek arzusuyla sahada güzel bir futbol seyrettireceğini sanıyorduk. Ne yazık ki kronik deplasman fobisi kendini unutturmamış, hükmünü sürdürüyordu.
Burak bu defa ilk 11'de sahadaydı. Ve Delgado'nun sağında çizgiye yakın oynuyordu. Sol tarafta ise İbrahim Üzülmez'in önünde gene kimse yoktu. Ricardinho her zamanki gibi içeriye girip orta saha kalabalıklığı sağlıyordu.
Serdar'ın yokluğu Tigana'nın başlangıçta tek ön libero ile oynama düşüncesinin sonucuydu. Bu 4-1-3-2 şeklindeki diziliş ilk yarıda tek gol pozisyonu üretememesine rağmen teknik heyetin oyuna müdahalesi de olmayınca tatsız tuzsuz, adına futbol diyemeyeceğimiz, sadece top oynayan 22 kişi tribünleri adeta uyuttu. 9, 30 ve 52'deki Ankaragücü ataklarında Runje kalesini iyi koruyarak takımını yenik duruma düşmekten kurtarıp maça adını yazdıran oyuncu oluyordu. Saha zemininin futbol oynamaya çok müsait olmayışı özellikle Ricardinho'nun tekniğini ortaya koymasına mani oluyordu. Ancak bu durum rakip için de aynı şekilde bir dezavantajdı. Siyah-Beyazlı takımın kötü futboluna saha zemini bahane olmamalıydı.
Beşiktaş kötüydü de başkent takımı iyi miydi? Bunun cevabı da kocaman bir hayır. Ceyhun'un gidişi takım oyunlarını çok etkilemiş, hücum gücünü azaltmıştı. Bir tek Mustafa Özkan biraz da Sedat'lar bir şeyler yapma gayretindeydiler. Siyah-Beyazlı takımda defans kesici olarak yeterli gözükse de topu oyuna sokmada başarısızlıkları kötü futbolun çıkış noktasıydı. Maç boyunca kenar ortasız, gol yollarında adam eksiltmede yetersizlik, pas yüzdesi düşüklüğü, rakipten top kapamamak buna karşılık çok top kaybetmek gibi futbolun ruhuna ters tüm yetersizlikler Beşiktaş adının karşısında yazılıydı. 2. yarı başladığında soyunma odasında 15 dakika hiçbir şey konuşulmamış olacak ki Beşiktaş'ın futbolunda farklılık yoktu. Nobre ve Burak başarısız olmalarına karşın yine kadrodaydılar. 65'te aklı başına gelen Tigana, Burak-Serdar değişikliğine gitti. Bu oyuncunun katılımıyla alıştığımız iki ön liberolu sistemi tekrar izlemeye başladık. Bu dakikadan sonra daha gayretli bir Kartal sahada kendini gösterdi. Nitekim 84'te yaratılan kontraatakta Bobo'nun Delgado'nun koşu yoluna bıraktığı gol pası ikramını Arjantinli iyi değerlendirerek takımı adına tek sayıyı rakip filelere gönderdi. Bu sonuç Beşiktaş adına üç puan sevincini getirmemeli. Daha değişik yorumlar yanlışların üzerinin örtülmesi anlamı taşır ki, son derece tehlikelidir.
Beşiktaş yönetiminin maç öncesi hakem Kamil Abitoğlu hakkındaki düşüncelerinin ne kadar yersiz olduğu, gösterdiği başarılı idare tarzı ile bir yerde kendilerine cevap oldu. Siyah-Beyazlılar bu sonuçla şampiyonluk yolunda şansını devam ettirmenin yanı sıra deplasman fobisini de, kazanarak rafa kaldırmış oldu.