Adnan Aybaba
ANKARA'DAKİ olaylar bağıra bağıra 'Geliyorum' dedi. Benim yazdığım bu yazıda asla Ankaragücü ve Bursaspor camialarını hedef almak gibi bir niyetim yok. Yine de bir grubu hedef alacağım kesin. Şimdi Bursasporlular serzenişte bulunuyorlar, 'Bizi Beşiktaş küme düşürdü' diye.
Peki zamanında takımın başına getirilen Hagi'nin kötü sonda hiç mi suçu yok? O dönemki yöneticiler ve futbolcular da mı kabahatsiz?.. Bunları bir kenara bırakarak, Bursa'nın küme düşmesinde bir tek Beşiktaş suçlu demek büyük bir haksızlık...
Keza Ankaragücü'nün fanatiklerinin de Beşiktaş'tan alıp veremediklerine ne demeli? Beşiktaş'ın şampiyonluğu kaybettiği dönemi Ankaragücülüler'e hatırlatmak isterim. Beşiktaş basketbol maçı oynar Ankaragücülü taraftarlar orada. Bayan voleybol maçında yine Ankaragücülü taraftarlar orada ve olay çıkarmaya hazırlar. Şimdi size sormak isterim, neyin davasını güdüyorsunuz? Nedir bu Beşiktaş'a karşı olan kin ve nefretiniz? Sonra da Çarşı kötü oluyor.
Ankara'daki olayları görüyorsunuz. Bursasporlu taraftarlar Ankaragücü'nü desteklemek için Başkent'e geliyor. Ankara Emniyeti, onları şehre sokmuyor. Ve büyük olaylar yaşanıyor ki, bu futbol adına son derece çirkin görüntülerdi. Ama F.Bahçe ya da G.Saray Başkent'e gittiği zaman bu olayların onda biri yaşanmıyor. Beşiktaş'a gelince görüyorsunuz neler oluyor. Beşiktaş'ın Beşiktaşlı'dan başka dostu yoktur!..
Cezalar artmalı ve uygulanmalı
YILLAR önce, İngiltere ile yaptığımız maçta Rooney'in attığı gol sonrası bazı İngiliz taraftarlar sahaya girmişti. İngiltere bu kişilere 1 yıl maçlara gitmeme cezası verdi... Benzer uygulamalar artık bizde de olmak zorunda... Hem cezalar artmalı, hem de uygulanmalı. Ayrıcı bizde bir dert daha var. Bir ceza verildiğinde hemen araya birisi sokuluyor ve cezalar affoluyor. Bu kafayı değiştirmezsek, tribün terörünü önlememiz mümkün değil.
İnanç ve sevgi yok
BAŞKAN Yıldırım Demirören'in ilk göreve geldiği yıl Beşiktaş'ta dört tane başkan adayı vardı. Demirören ile rakipleri Fikret Orman, Erol Kaynar ve Affan Keçeci... Seçimi kazanmak için hepsinin açıkladığı yabancı teknik adamlar ise gündemi oluşturuyordu. Ve ne yazık ki hepsi de Beşiktaş'ın içinden yetişmiş kendi evlatlarını gündeme getirmekten çekiniyordu.
Sebebini söylesem, herhalde Beşiktaşlılar için biraz acı olur, ama yine de söylemek istiyorum: Seçimi kaybetmek... Zamanında yönetime giren Reha Muhtar bana, 'Dünyanın en iyi teknik direktörünü getiriyoruz' demişti... O isim ise şimdi Beşiktaş'ın başına FIFA nezdinde büyük bir bela açmış olan İspanyol hoca Vicente Del Bosque'ydi.
Tabi o sene populizm ve hayal dünyasındaki yaklaşımlar iflas etti. Fakat veda ederken de Beşiktaş'tan maddi ve manevi bir takım şeyleri aldı götürdü.
Evet sevgili saf kan Beşiktaşlılar; yönetim kurullarında, teknik direktör kim olsun oylaması yapıldığı zaman, parmak kaldırıldığında 4 İtalyan, 4 İngiliz ve 10 tane de İspanyol'a oy çıkar. Netice olarak gelen yabancı hocaların kontratlarını görüyorsunuz.
Biz kendi insanımıza inanmıyoruz ve maalesef birbirimizi hiç sevmiyoruz. Unutmayın, sevginin olmadığı yerde başarı da asla olmaz...
(Star)