Eskiden yakmak, atık maddelerden kurtulmanın en etkin yolu olarak kabul edilirdi. Ancak endüstrileşmenin başlamasından bu yana atıkların yapısı çok hızlı bir şekilde değişti. Bugün kimyasalların ve plastiklerin seri üretimi atık yakmayı karmaşık, maliyetli ve çok kirletici bir bertaraf yöntemi haline getirdi. Yakmanın atıkları yok ettiği konusundaki yanlış inancın tersine,gerçekte atık yakma çöp sorununu öldürücü bir kirlilik tehditine dönüştürmektedir.
Atık yakma tesisleri çevreye yayılan dioksin, furan, sülfür ve nitrojen oksitleri,kurşun ve diğer ağır metallerin ana ve pek çok bölgede de en büyük kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca atık yakma tesisleri ile sanayiler atık sorunlarının üstünü örtmenin kolay bir yolunu bulmuş oluyorlar ve böylece ürünleri için ‘beşikten mezara’ sorumluluğundan kurtularak kirli ve savurgan üretim süreçlerine devam edebilmekteler.
Artık atık yakma tesislerine yapılan yatırım,kaynakların yağmalanması olarak kabul edilmekte ve gezegenimizin değerli ve sınırlı kaynaklarını korumada toplumun utanç verici başarısızlığını temsil etmektedir.
Hem atık yakma tesisleri hem de düzenli depolama alanları atık sorununa yanlış yönlendirilmiş yaklaşımlardır. Atık problemine, engelleyici çözümlere zaman ve yatırım yaparak çözüm aramaktansa, atık yönetim uzmanları ve yetkililer her zamanki gibi bu tür son önlemlere başvurmaktalar.Bu tür baca sonu (end-of-pipe) mühendislik çözümleri ciddi çevre kirliliği ile bağlantılandırılmış olmakla birlikte bunlar kalıcı çözümler olarak adlandırılamaz. Gerçek kalıcı çözüm, düşünce yapısında radikal bir değişim gerektirmektedir. Buna, uygun materyallerin kullanımı ile uygun ürün tasarımı ve tüketimin minimize edilmesi ile atıkların en geniş düzeyde engellenmesi şeklinde başlanabilir. Geride kalan her atık islah edilmesi ve üretken ekonomiye dönmesi gereken bir kaynaktır.
Atık Yakma :Anahtar konular
1-Toksik Kirlilik
Atık yakma taraftarları bunun güvenli olduğunu savunmaktadırlar.Fakat gerçekte atık yakma tesisleri birçok bölgede çevreye dioksin, kurşun, civa ve diğer ağır metaller gibi kirleticilerin yayılmasına neden olan en büyük kaynaklardır.Atık yakma tesisleri ayrıca havaya karbon monoksit, karbondioksit, sülfür oksit ve nitrojen oksit ile hidrokarbonlar ve bazı partiküller bırakmaktadır. Kısmen yakılmış atık kimyasalların parçaları yakma tesisinin fırınlarındaki, bacalarındaki ve/veya kirlilik kontrol cihazlarında yaratılan yüzlerce hatta binlerce maddeyle tekrar birleşerek orijinal atığın kendisinden daha zehirli maddelere dönüşmektedir.
Bilim adamları evsel katı atıkların yakılmasından oluşan zehirli veya potansiyel zehirli 200’den fazla madde tespit etmişlerdir. Henüz tanımlanmamış daha birçok maddenin yayılmış olması çok muhtemeldir.Tanımlanmış olan kimyasalların birçoğu kalıcı veya biyoakümülatif olarak bilinmektedir.Bu kirleticilerin birçoğu kanser, solunum sistemi hastalıkları ve endrokrin sisteminin bozulması gibi çok çeşitli sağlık sorunlarına yolaçmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde hava kirlilik kontrol ekipmanları birçok kirleticinin havaya salınımını azaltmıştır. Ancak bu ekipmanlar uçan küllerin zehirli içeriğini ve miktarını ve diğer artıkların miktarını arttırmıştır. Bunların maliyetlerinin artışından sözetmeye bile gerek yoktur. Daha iyi kirlilik kontrolü ve daha az regulasyon kusuru daha fazla maliyet demektir. Örneğin İngiltere’de resmi bir atık yakma tesisinin ana giderlerinin %30 u atık gaz baca temizleme sistemine gitmektedir.Hollanda’da Amsterdam civarında 1995 yılında kurulan günlük kapasitesi 1800 ton olan bir tesisin maliyeti 600 milyon dolardır. Bu yatırımın yarısı hava kirlilik kontrolu için harcanmıştır.Atık yakma tesislerinin çevreye olan etkileri ile ilgili kamuoyunun endişesi tesis sahiplerini ve yöneticilerini daha yüksek maliyetli kirlilik kontrol cihazlarını devreye sokmaya zorlamıştır.
Yakma tesisleri ile ilgili emisyon kontrol standartları,ABD’de birçok tesisi kapanmaya ve kalanlarının sahiplerini ve yöneticilerini de eski ve daha kirletici tesisleri yenilemek için milyonlarca dolar harcamaya zorlamıştır. Pahalı kontrol cihazları bulunan bu modern tesisler henüz günümüzün karmaşık evsel kimyasal atıklarından gelen zehirli hava emisyonlarını yok edememekte veya yeteri kadar azaltamamaktadır. Evsel atıkları da içeren doğal ve sentetik maddelerin heterojen karışımı yanma sırasında ve sonunda birçok reaksiyona maruz kalmaktadır. Yeni evsel yakma tesisleri bile zehirli metaller, dioksinler ve asit gazlar bırakmaktadır. Yüksek teknolojiye sahip yakma tesisleri olabilir ama hiç kirletici bırakmayan tesis diye birşey yoktur.
Kutu 1: Ağır Metaller
Metaller yakma sırasında yok olmamaktadırlar. Bunlar çoğu zaman orijinal atığın daha tehlikeli ve konsantre formlarında çevreye salınmaktadır. Yüksek sıcaklıktaki yakma sonucu kurşun, kadmiyum, arsenik, civa ve krom gibi toksik metaller, bunları içeren maddelerden ve piller, boyalar ve bazı plastiklerden çevreye salınmaktadır. Bunlar solunma riski taşıyacak şekilde küçük parçacıklar veya gaz şeklinde salınmaktadır.
Atık yakma tesisleri, özellikle tıbbi atık yakanlar, büyük miktarda civa yayan kaynaklar olarak etiketlenmiştir. Örneğin ABD de havadaki civa emisyonunun %39’u atık yakma tesislerinden gelmektedir. Dünya ortalaması yaklaşık %29’dur. Civa bir defa çevreye salındığında besin zincirine ve biyobirikime katılan metil cıvaya kolayca dönüşmektedir. Dünya çapında havaya salınımda yakma tesisleri tüm manganez salınımının %21’ine, kurşunun %20.7’sine, antimonun %19’una, kalayın %15’ine ve de selenyumun %11’ine kaynaklık etmektedir.
Kirlilik kontrol cihazları gaz bacalarından bazı ağır metalleri ayırabilir ancak tamamını ayırmaları mümkün değildir. Bu durumda bile metaller yok olmamakta, havadan küllere nakledilmekte ve nihayetinde çöplüklere bırakılmaktadır.
Daha sonra bu küllerdeki metaller toprağa süzülerek yeraltı sularına karışabilmektedir. Şu an yakma tesislerinde oluşan küller bazen asfalt ve yol yapımı için kullanılan çimento gibi maddelerle inşaat amaçları için kullanılmaktadır.Bu da ters bir şekilde çevreyi ve insan sağlığını etkileyebilmektedir. Örneğin bu tür metaller konstrüksyon maddelerinden sızabilmektedir. 1994 ve 1999 arasında İngiltere Newcastle’da evsel atık yakma tesisinden elde edilen küller bazı yerel arazilerde ve yollarda kullanılmıştır. Bunların daha sonra çok yüksek miktarda ağır metal içerdiğinin anlaşılması üzerine hepsi tekrar kaldırılmak zorunda kalınmıştır.
Kutu 2
ünyada Atık Yakma Tesislerinden Kaynaklanan Metallerin Atmosferik Emisyonları