::.Kalitenin Yeni Adresi.::
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
::.Kalitenin Yeni Adresi.::

Paylaşımın Yeni Platformu...
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Çukurdan çukura

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KaranTina
-Site Admini-
-Site Admini-
KaranTina


Mesaj Sayısı : 247
Yaş : 33
Nerden ? : Dünyadan...
Kayıt tarihi : 16/04/07

Çukurdan çukura Empty
MesajKonu: Çukurdan çukura   Çukurdan çukura Icon_minitimeSalı Mayıs 01, 2007 10:22 am

'"Gol Bobo ile Delgado'nun ortak yapımı..." "Bobo'nun pasıyla Delgado..." "Delgado tek başına aldığı topu..." "Bobo'nun pası harikaydı..." Sabah Gazetesi yazarı Umur Talu'nun köşe yazısı
Çukurdan çukura

"Gol Bobo ile Delgado'nun ortak yapımı..."
"Bobo'nun pasıyla Delgado..."
"Delgado tek başına aldığı topu..."
"Bobo'nun pası harikaydı..."
Uzatmayayım.
Beşiktaş'ın Ankara golünü meslektaşlar genelde böyle anlattı. (Göremediğim istisna varsa, kusura bakmasın!)
Top sanki gökten düşmüş, hatta evden getiren Bobo onu yememiş, hakikaten iyi pas vermiş, Delgado ise (nasıl oluyorsa) tek başına aldığı topu gol yapmıştı.
Oysa tam öyle olmadı.
"Bastır" an Ankaragücü yine ataktaydı. Gole gidiyordu. O atağı, iki hata dışında onlarcasını kestiği gibi yine Baki durdurdu. Kestiği, oyuna soktuğu top hızla gole kadar uzandı.
Ama ne golün TV tekrarlarında, ne spor yazarı yorumlarında, ne maç yazılarında o çocuğun emeği, gayreti, rolü, katkısı mevcut. Savunmasıyla gol önleyip takımı gole götüren atağı başlattığı yok.
Yazı, görüntü, yorum onu yok etmiş.
İşin tuhafı, hadi (aslında emeğe saygılıdır) çay içerken Kazım Kanat unuttu mesela, ama yıllarca aynı formayla, aynı mevkide oynamış iyi adam, Vedat Okyar nasıl unutur.





Bilgisi, görgüsü, ilgisiyle milli genel kültür, hele meşin yuvarlak ortalaması üstündeki Baki, aslında sıkı emekçi.
Hata yapıyor, tamam; biri gol oluyordu zaten. Ama emek harcıyor; kaçmıyor, çalmıyor.
Kötü takımda, iyi üç kişiden biriydi. Runje ve Koray'ı unutmayan dahi, goldeki katkısı bir yana, onu anmadı (Turgay Demir hariç).
Ne ki, biz emeğe saygıyı hakikaten unuttuk.
Tek başına alınan toplarla başımız döndü.
Neticeye baka baka, gözümüz ya en tepelere dikili kaldı ya da nihai söz ve gol kiminse, ona yapıştı.
"Başarı ve kazanç" ın hakim tarifleri; emeğin, gayretin, iyi niyetin, paylaşımın, imecenin, insanlığın renklerini sildi.
İlle gol olacak; ille gol atan, bilemedin asist yapan kutlanacak.
Az geriye, kimin neye el verdiğine, hakikatin ne olduğuna dönüp bakmıyoruz bile.
Alttakinin, gösterişsizin çabası yokmuş sayılıyor; vitrindekine, üsttekine, neticeye tapılıyor.





Sürpriz değil ki.
Zaten bu zihniyetle iş yapılıyor.
İhale, para, acele kazanç için arsızlığın pislik çukurlarında, çocuk üstüne çocuk boğuyoruz.
İstanbul'da Dilara' yı gömüyor, daha kırkı dahi çıkmadan Adana'da Tayfun' u yine kanalizasyonda boğuyoruz.
Urfa'da 10 çocuk işçiyi, "süt köleleri" ni derede öldürüyor; hiçbir şey değişmeden, başka kızları günde üç beş liraya yine güğümlere bağlıyoruz.





"Tribündeki şiddet" e şaşmalı mı?
"Rengi" ne göre, dost ve düşman diye ayırmak sadece futbolun mu suçu?
"Ekonomik sıkıntıdan", evinde karısını, iki evladını dahi kurşuna dizip yani bunu dahi yapabilip intihar eden çiftçi de bir takım tutuyordu belki.
Muhtemelen bir siyasi görüşü, dost düşman tefriki de vardı.
Boğaz'da, trafik didişmesi sonunda, birini denize atanlar; kurtarmak için denize atlayan kardeşle birlikte iki insanı ölümün soğuk sularına yollayabilen ve oradan kaçanlar gökten mi indi sanki? Dün yanınızdaydılar.
Niye anında öldüresi bir düşman görebildiler? Geçen seçimde kime oy verdiler?
"Ölümüne tuttukları" takım yok muydu? Ne iş yaparlar, neye saygı duyarlar, nasıl kazanmak isterler, şükrederler miydi hiç?
Helal, haram, ayıp, günah, hak, hakikat, insaf, izan; maç yazısından, stat tribününden lağım çukuruna, babanın cinnetinden otomobil şiddetine, nasıl ruhumuzdan kovulmuştu!





Savcı baskıyla kovulduğu halde mahkeme, "Şemdinlili itirafçı" yı 39 yıla mahkum ederken, gerekçede niye "Devletin birliği, bütünlüğünü bozmak için terör eylemine kalkışan astsubayların astlık, üstlük ilişkisi, iç disiplin karşısında, böyle bir eylemi rütbece yüksek görevlilerin himayesi ve katılımı olmadan işleyemeyecekleri, örgüt yönetmek değil, örgüte üyelik suçunu işledikleri... Perde arkasındakilere ulaşma zorunluluğu" diye inat ediyordu?
Zorunluluk niye "zor" la başlıyordu!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kaliteninyeri.yetkin-forum.com
 
Çukurdan çukura
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
::.Kalitenin Yeni Adresi.:: :: SPOR :: Futbol :: Beşiktaş-
Buraya geçin: